×

YAĞIZ KARAHAN: Kitaplarımın hepsi dizi tadında

YAĞIZ KARAHAN: Kitaplarımın hepsi dizi tadında

“Alaca Gölge” ve “35-41: HAYAT ANAHTARI” kitaplarının yazarı YAĞIZ KARAHAN; “Kitaplarımın hepsi polisiye türünde ve dizi tadında. Polisiye kurgu türünde ilerleyen bir yazarım” dedi…

 

 

 

 

Hoş geldiniz Yağız Bey. Sizi tanımak isteriz öncelikle…

Hoş buldum. Tabii. 1983 yılı Adana doğumlu biriyim. Üç kardeşiz ve ailemle birlikte yaşıyorum. Oyunculuk eğitimi aldıktan sonra kamera önünü bırakıp yazarlık yolunda ilerlemeye çalışıyorum.

Yazmaya nasıl başladınız? Sizi teşvik eden biri ya da bir olay olmuş muydu?

Yazma işleri aslında ailemde genetiklerde olan bir mevzu. Büyük amcalarım kitap yazıp türkü sözleri yazan insanlar. Başlangıcı bu idi bana ilham anlamında. Bir gün arkadaşıma sevgilisine vermesi için benden mektup yazma ricasını kırmayınca başladı yazarlık serüvenim. Tiyatro dersi alan bir büyüğüm benden kısa film hikayesi yazmamı isteyince ben de yazarlık ateşi iyice nar oldu o günden sonra. Yazdım, onu kırmadım ve oyun olarak sahnelendi benden istediği kısa hikaye yazım. İlk kitabım Alaca Gölge’nin doğumu bu tatlı süreçle başladı. Şimdi yeni çıkan ikinci kitabım 35-41: HAYAT ANAHTARI dahil ailem genişliyor diyebilirim.

“Alaca Gölge” nasıl çıktı ortaya? Neler anlattınız?

Alaca Gölge aslında çoğumuza yabancı olmayan bir konuyu daha da yakınlaştıran kitap… Bilinçaltımız bize çoğu şeyi kodlamıyor mu? Bilinçaltımızda temizlemediğimiz olayların sonucunda bize ne yaşayabileceğimizin mesajını veren bir kurguya sahip bu ilk kitabım. Çocuklar hayâlleri ile yaşar büyüyene dek. Amma, çarpık aile ilişkilerinde, narsist anne babaya sahip olunan evlerde, idealleri zulme dönüşmüş olarak büyüyen çocuklar bunu ileriki yaşlarında hafızadan kazımazlarsa vahim sonuçlar doğuruyor hem kendileri hem toplum adına. İşte Alaca Gölge’nin baş karakteri olan Erzad, yaşam hikayesinde böyle bir çocukluk yaşıyor.

Peki, “Hayat Anahtarı” neler anlatıyor? Ondan da bahsedelim isterim.

35-41:HAYAT ANAHTARI kitabımın yazım süreci aslında ben 38 yaşında iken yaşadığım duygusal birlikteliğin hazmedemediğim bir sonla karşılaştıktan sonra yazımına karar verdiğim bir kitap. Kitapta anlattığım konu aslında hepimizin aradığı soru: Benim hayatım kaç yaşında düzelecek? Hani şair der ya yolun yarısı 35. İşte bu fikirden yola çıkarak, yani yolun ömrün yarısı işte o ayağa kalkmandaki yaşındır. Bu herkeste farklı bir yaş oluyor tabii. Ömrün yarısı 35 yaş; yolun yarısından önce yapamadıklarını, yolun yarısından sonra yaparsın. Sana 41 kere maşallah derler. İnansınlar özlerindeki umut köküne kendisine insanlar, “hatırın da bir kökü var tıpkı çiçek gibi.”

Yeni kitaplar gelmeye devam edecek mi?

Nasipse evet. İkinci kitabım yeni çıktı amma ben üçüncü kitabımın kurgusunu hazırladım. Kitaplarımın hepsi polisiye türünde ve dizi tadında. Akıcı kurguya sahip. Okurlardan aldığım dönüş bu şekilde. Polisiye kurgu türünde ilerleyen bir yazarım bir yazanım.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Kıymetli yayım evim olan DLS yayınları bana kitap yazma konusunda sonsuz destek verdi buradan tüm DLS aileme teşekkür ederim. Söylemek istediğim toplumsal mesaj şu aslında. Size inanan kişi var ise bu kişi hakkında sırf kendi çıkarı için konuşan kişileri dinlemesinler. Zira ömür sadece 2 dakika 58 saniye sürüyor. Hiçlik makamına vararak aynada gördüğün seni beden ve cüsse olarak kabul etmeyip, kendi özünü göstereceğin insanlara ayna olarak ilerlemen gerek bu hayatta. Son olarak önemli bir cümle söylemek isterim. İlk kitabım dahil tüm kitaplarımdan gelecek paranın belli kısmı, kitap alıp okuyan canlar adına lösemili kardeşlerimize bağış olarak tarafımızca yollanıyor. Ve her ay sonu gelen satış raporu dahilinde kitaptan gelen ücretten yapılan bağış karşılığında ilgili dekont, sosyal medya sayfamda yayınlanıyor. Bu sosyal sorumluluk projesinde umarım geniş bir aileye kavuşuruz.